Dünya’nın Gezilecek En Güzel 10 Ülkesi
Seyahat etmenin cazibesine kapılmayan yoktur. Fikri bile
çoğu zaman bizlerin sene boyunca hayalini kurduğumuz ve tüm senenin stresine
katlanmamızı sağlayan önemli bir motivasyondur. Tebdil-i mekânda ferahlık
vardır diyen atalarımızın ne kadar doğru söylediğini, en bunalmış anlarımızda
kısa bir geziye dahi çıktığımızda daha iyi anlarız. Özellikle şehirden şehre
bile değişen iklime, bitki örtüsüne ve kültür çeşitliliğine sahip olan böyle
bir ülkede yaşarken, birkaç günlük kaçamakların bile zevkine bu denli doyum
olmazken, bir de yurtdışına gitmek gibi bir imkân yakalandığında bu durumun ne
kadar heyecan verici olduğunu tahmin edersiniz. Eğer ki hedefinizde bir
yurtdışı seyahati var ise ancak hangi ülkeye ya da ülkelere gideceğinize karar
vermekte zorlanıyorsanız, o halde sizin için derlediğimiz Dünya’nın gezilecek en güzel 10 ülkesi yazımıza bir göz atmanızı
tavsiye ederiz. Zira bu yazımızda mutlaka sizleri cezp edecek ve seyahatinizle
ilgili sizlere fikir verecek bir şeyler bulacaksınız.
·
Böyle bir liste hazırlarken ilk olarak
içerisinde İsviçre var mı diye merak edenlerin sayısının çokça olabileceğini
düşünüyor ve sizinle aynı fikirde olduğumuz için, o kartpostal gibi resimlerin
olduğu ve hatta bu gezegene ait değilmişçesine yeşilin tüm tonlarına hâkim olan
o ülkeye listemizin en başında yer veriyoruz. Bu ülke, sizin de çok iyi
bildiğiniz üzere; İsviçre! Alp Dağları’nın güzellikleriyle çevrelenmiş bu ülkeyle
ilgili yeşil tepelerin ve nefes kesen manzaranın olduğunu resimleri görünce,
hepimizin Heidi gibi yalınayak coşkuyla koşmak gelir içinden. Ancak bunun
hayallerde kalmaması ve gerçekten gidip de o güzelliklerin görülmesi için bu
ülkeyi mutlaka aklınızdan çıkarmamanızı tavsiye ediyoruz. Kalkınma seviyesinin
oldukça yüksek olduğu ve aynı zamanda doğal güzelliklerin de hala varlığını
koruduğu bu ülkede, Zurih, Basel, Cenevre ve Bern gibi birçok tarihi, kültürel
ve Dünya Mirası Listesi’nde yer alan güzelliklere ev sahipliği yapan şehirler
mevcut. Özellikle turistik anlamda herkesin daha da ilgi odağında olan Luzern,
Alp Dağları’na çıkabilmek için gidilen noktadır ve aynı isimle sahip olduğu göl
manzarası da görülmeye değer en önemli yerlerindendir. Ayrıca meraklıları için
Abbey Kütüphanesi gibi ünlü bir kütüphaneye sahip olan bu ülkede, Chillon
Şatosu, Ren Şelalesi, Kapell Köprüsü gibi diğer tarihi ve doğal güzellikleri de
saymak mümkün.
· Listemizin ikinci sırasını, yine İsviçre kadar doğal güzelliklere ve hem ekonomik, hem de tarihi değerlere fazlasıyla sahip olan bir başka ülkeye; Finlandiya’ya veriyoruz. Özellikle Milli Eğitim’in temel eserleri arasında yer verilmiş olan Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı kitabın, Finlandiya eğitim sistemini anlattığını hemen hemen hepimiz biliriz. Burada da Finlandiya’ya dair eğitim sisteminin kalitesini bir kenara bırakıp, doğal ve tarihi güzelliklerine daha fazla odaklanacağız. Finlandiya’nın her ne kadar Nokia adında bir şehri olan ve teknolojik gelişmelerin de yüksek oranda yaşandığı bir ülke olsa da, asıl gelişmişliklerini sade ve ahşap evlerde, doğayla iç içe ve teknolojiden olabildiğince uzak yaşama anlayışıyla sağlayabildiklerini söyleyebiliriz. Bu sebeple küçük kasabaları, ahşap evleri ve doğayla bütünleşen şirin sokaklarıyla herkesin gönlüne taht kurabilen bir ülkedir burası. Suomenlinna Adası ve Hameenlinna Kalesi olarak bilinen ülkenin en eski kalesini de gezilecek yerler arasında yer vermenizin gerektiğini düşündüğümüz yerlerdir. Dünya’nın gezilecek en güzel 10 ülkesi arasında ikinci sırada yer alan, Kuzey ışıklarının da rahatlıkla gözlenebildiği ve neredeyse 60 bin civarında gölü bulunan bu ülkenin sakin atmosferi, huzurlu insanları ve tarihi yapılarıyla sizleri büyülemesine izin verin.
·
Şimdi ise gezilecek doğal güzelliklerden
bahsederken, Yeni Zelanda gibi bir ülkeyi es geçmek kesinlikle olmazdı.
Özellikle imkân verdiği aktiviteleri ile daha çok macera severlerin gönlünde
farklı bir yere sahip olan bu ülkenin Güney ve Kuzey olarak iki ayrı ada olarak
ayrılan ülkenin en meşhur olduğu zaman ise, tabii ki Yüzüklerin Efendisi’nin
hayranlarının artmaya başladığı dönemlerdi. Zaman içerisinde de iyice
popülerleşen ülkenin her bir şehrinin tarihi ve kültürel anlamda zenginliği ve
doğal güzelliğini tam anlamıyla gezebilmek için oldukça uzun süre kalmak
gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle hem yağmur ormanlarına sahipken, bir yandan
karla kaplı yüksek zirvelerin sahipliğini de yapan bu ülkede, dumanı tüten
volkanları ve deniziyle de her şeyi bulmak mümkün. Hem buzulun hem de denizin
hakkını veren ülkede bungee jumping’den rafting’e, jet boating’den kaya
tırmanışlarına ve hatta skydiving’e kadar birbirinden farklı onlarca aktivite
yapmak mümkün.
·
Bu maddede yer vereceğimiz ülke, yüzölçümüyle
dünyadaki tüm ülkeler içerisinde en büyüğü olan ikinci ülke olarak varlığını
sürdüren ve git gide ekonomik anlamda Amerika ile kıyaslanabilecek hale gelen Kanada
oluyor. Ünlü Niagara Şelaleleri’nin topraklarında aktığı bu ülkenin sadece
doğal güzellikleri değil, aynı zamanda tarihi mimari yapıları da oldukça
ünlüdür. Notre Dame Bazilikası gibi gotik mimarinin en ünlü örneklerinden olan
yapılarıyla da dikkat çeken ülkenin, özellikle başkentinde bulunan müzeleri de
mutlaka görülmeye değerdir. Ayrıca güzelliğini UNESCO ile tescilletmiş ve Dünya
Miras Listesi’ne girmeye hak kazanmış olan Rideau Kanalı da ziyaretçiler için
oldukça popüler merkezlerdendir.
·
Bu başlıktaki yeni önerimiz, daha farklı seyahat
deneyimi arayanlar için olacak. Kendine has kültürünü, ülkenin neresine
giderseniz gidin iliklerinize kadar hissedebileceğiniz bir ülke olan Tayland,
gidilmeden önce size tavsiye vermemiz gereken de bir ülkedir. Kendisine özgü
büyük festivali ile her sene turistlerin akınına uğrayan bu ülkeye gitmeyi
planlıyorsanız, mutlaka gitmeden Loi Krathong Festivali tarihine de bir göz
atmalısınız. Bu topraklara kadar gitmişken böylesine renkli bir şöleni
kaçırmanız pek hoşunuza gitmeyebilir. Bu ülkenin en büyük özelliklerinden biri
de, belgesellerden de gördüğünüz kadarıyla fillerdir. Fil bakıcılığı ve çiçek
festivalleriyle ünlü olan ülkenin gece parlayan sahildeki mavi planktonları da
ayrıca farklı bir deneyim yaşamanız için özenle hazırlanmış gibidir. Bu
topraklara kadar gitmişken aynı zamanda Wat Phra Kaew isimli en ünlü tapınağını
gezmeden ve kanolarla ada turlarını yapmadan dönmemelisiniz. Son olarak ise meraklıları için safari
yapabileceğiniz Khao Sok Doğal Parkı’nı da aklınızda bulundurun deriz.
·
Ve işte Peru! Hani bazen en sade olan en
güzel olur ya, işte öyle bir ülke burası. Tarihin tozlu sayfalarından beri
özellikle İnka Medeniyeti’nin hikâyesiyle ve meşhur Machu Picchu mirasıyla
ünlenmiş olan ülkenin takdir edersiniz ki görülmeye değerleri yalnız bununla
sınırlı değil. Yüzlerce ülke arasından Dünya’nın
gezilecek en güzel 10 ülkesi arasına girmeye hak kazanmış olan bu ülke de
çok sayıda tarihi tapınak, katedral ve kaleyi gezme şansına da sahipsiniz.
Ayrıca sanatseverler için vazgeçilmez bir nokta olan bu ülkenin en popüler
müzeleri arasında yer alan Precolombino Sanat Müzesi ve İtalyan Sanat Müzesi de
mutlaka görülmeye değer yerlerdendir. Doğal tarihi müzeleri ve yaban hayata
dair müzeleriyle de başka yerlerde göremeyeceğiniz parçaların ev sahipliğini
yapan bu ülkede, Aziz Meryem Katedrali de oldukça önem taşıyan noktalardandır.
·
Bu sefer biraz daha değişik bir kültüre ve
coğrafi güzelliklere sahip bir yere doğru uzanalım ve karşınızda Vietnam!
Özellikle Asya ülkeleri içerisinde en farklı ve kendine özgü kültüre sahip
olmasıyla dikkat çeken Vietnam, pirinç tarlalarının uçsuz bucaksız görüntüsü ve
masmavi sahilleriyle ziyaretçilerine rüya gibi bir tatil geçirtmeden
göndermiyor. Üstelik senelerdir topraklarında yer alan tarihi tapınaklar,
manevi bir atmosfer yüklü olan adaları ve hali hazırda hala keşfedilmeye devam
eden ünlü arkeolojik alanları ile daha çok tarihe meraklı olan ve kültür
gezilerine gönül vermişleri daha çok cezbeden bu ülkede, sizler de mutlaka
kendinize göre bir şey bulacaksınız. Çünkü bu ülkede mağaralardan göllere,
şirin kasabalardan binlerce adaya kadar doğal güzelliklerin de bin bir çeşidine
rastlamak mümkün.
·
Biraz da Afrika ülkelerinin bilindik bilgilerini
yıkmak için yönümüzü Fas’a doğru çevirelim. Evet, o
düşündüğünüz klasik Afrika profilini yerle bir etmek için tüm ihtişamıyla hazır
olan bir ülkedeyiz şu anda. Hemen hemen herkes Casablanca filmini duymuştur. O
ünlü filme konu olan Kazablanka liman kentinin Fas’ta olduğunu söylesek şaşırır
mısınız? Ülkenin en geniş topraklara sahip şehri olan Rabat’ın en çok ziyaretçi
aldığı biliniyor ancak Rabat’ın bunu borçlu olduğu özellikleri var. Fas’ın
tarihte zamanlar arasında hareket ediyormuş gibi hissettiren dar ve tarihi sokakları,
ayrıca bu sokaklarda bulunan yüzyıllara meydan okuyan tarihi yapılar ve halkın
yaşam kültürü, bu ülkenin her sene çok sayıda turist tarafından ziyaret
edilmesini sağlayan başlıca özellikleri. Ayrıca Avrupa ülkelerine sınır olarak
daha yakın olmasından kaynaklı olarak, hem kültürü, hem de ekonomik anlamda
diğer Afrika ülkelerinden sıyrılan bu ülkede bolca kına yakan kadınları, seyyar
satıcıları ve sokakta yılanları müzikle dans ettiren insanları görebilirsiniz.
Ayrıca UNESCO tarafından korumaya alınmış olan ve güzelliği tescillenen ilk
meydanı Jemaa El Fnaa Meydanı da görmeden geçmemeniz gereken yerlerden yalnızca
bir tanesi.
·
Sıra geldi, binlerce farklı boyuttaki adalarıyla
kendine has bir yaşam tarzı olan ve klasik bir yaşam kültüründen tamamen soyutlanmış
şekilde varlığını devam ettiren ülke; Filipinler’e. Fay hattı boyunca
uzanan bu ülkenin kara ile bağlantısının olmaması ve hala aktif olan yanar
dağlarının olması, ülkeyi daha da gizemli hale getiriyor. Her ne kadar tropikal
rüzgârlar tarafından sıklıkla ziyaret edilse de, turistlerin de burayı ziyaret
etmedeki en büyük amacı, bölgenin doğal güzelliklerini görmek oluyor. Ülkenin
topraklarına adım attığınızda ilk durağınız mutlaka Puerto Princesa Yeraltı
Nehri Milli Parkı’nı görmek olmalı. Palawan’da bulunan bu milli parkın doğal
güzelliğini renklerini deneyimlemeden, kendinizi Filipinler’e seyahat etmiş
saymamalısınız. Ayrıca ülkenin pirinç terasları da görülmeye değen bir başka
noktalarından.
·
Ve geldik Dünya’nın
gezilecek en güzel 10 ülkesi listemizin son sırasına. Listemizin son
sırasına yer vereceğimiz ülke de, mitolojiyi severlere ve felsefe meraklıları
için olsun diyor ve sizleri komşumuz olan Yunanistan’a götürüyoruz. Hemen
hemen her felsefi düşüncenin ve mitolojik karakterlerin analığını yapan bu
toprakların, antik dönemlere ait izlerini yapılarından sokaklarına kadar hala
taşıyor olması, bu ülkeyi ziyaret etmek için başlı başına bir sebep. Ancak
Yunanistan yalnızca bununla sınırlı olmayan, çok daha fazla güzelliklere ve
öneme sahip bir ülke. İlk olarak Tanrıça Athena’dan yola çıkarak Atina’daki
Parthenon Tapınağı, sonrasında ise bin bir renkteki küçük evleri ve dar
sokaklarıyla meşhur olan Mykonos’u mutlaka görmeniz gerektiğinin altını
çizelim. Ayrıca UNESCO tarafından Dünya Mirası kabul edilmiş olan Rodos ve
Hipokrat’ın toprakları olan Kos gibi birçok gezilmeye değer yere sahip olan bu
ülkeye gitmeden mutlaka uzunca bir liste ve iyi bir planlama yapmanızı
öneririz. İzmir’den feribotla da gidebileceğiniz Chios Adası da yine
Yunanistan’ın tarihi havasını solumanızı sağlayacak yerlerden. Özellikle Yunan
mitolojisiyle ilgilenenler için ise, kesinlikle gidilmesi gereken yer Samos
olacak.
0 Yorumlar